Kalsiyum Metabolizması Bozuklukları ve Osteoporoz (Kemik Erimesi)
Kemik en büyük endokrin organdır. Bilinen destek ve hareket görevinin yanı sıra, bir kalsiyum deposu olarak kan kalsiyum düzeyini ayarlar. Kan kalsiyum düzeyinin ise bilinen hemen tüm organların görevlerini yapmaları için belli bir aralıkta bulunması gerekir. Kalsiyum metabolizmasında etkili olan en önemli faktörler başlıca paratiroid bezinden salgılanan (genellikle tiroid bezi arkasında yerleşik olan 4-5 adet küçük bez) parathormon ve D vitaminidir. Kalsiyumun yüksekliğine hiperkalsemi, düşüklüğüne hipokalsemi denir ve bu durumlarda kalsiyum düzeylerinin ayarlanması vücut fonksiyonlarının normal akışında seyretmesi için şarttır.
Kemiği direkt olarak ilgilendiren hastalıklar arasında ise osteoporoz (kemik erimesi), osteomalazi (çocukluk çağı raşitizminin erişkindeki hali) ve kemiğin Paget hastalığı (kontrolsüz, artmış kemik yıkım ve yapımı ile seyreder) sayılabilir ve endokrinolojinin başlıca ilgilendiği hastalıklar arasındadır.
Toplumda yaşlı birey sayısının artması nedeniyle, özellikle gelişmiş ülkelerde osteoporoz ve osteoporoz ilişkili kemik kırıklarının görülme sıklığı da artmıştır. Osteoporoz kemik yapının kalitesini bozarak kemik kırıklarına (kalça ve omurga) neden olan bir hastalıktır ve bu kırıklar nedeniyle de yaşam kalitesi ve süresini olumsuz olarak etkiler.
Osteoporozun kırıklar henüz daha gelişmeden tanınması ve kırıkların oluşumunun engellenmesi için de uygun bir şekilde tedavi edilerek kemik kırıklarının gelişiminin önlenmesi çok önemlidir. Osteoporozun tanınması için, özel bazı şartları taşıyan hastaların kemik yoğunluklarının kemik mineral dansitesi (KMD) adını verdiğimiz radyolojik yöntemle ölçülmesi yani osteoporozun taranması gerekir. Ancak sadece bu ölçüm üzerinden karar verip tedavi başlanmamalıdır. Hasta ile ilgili faktörler göz önünde bulundurularak, eğer gerekiyorsa çeşitli osteoporoz ilaçlarından hasta için en uygununu belirlemek gerekir.